#Uzay Kurgusu
Explore tagged Tumblr posts
Text
Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Dergisi-Sayı:82
“Uzay Kurguları Üzerine Bir Değerlendirme: Ray Bradbury’nin Resimli Adam Örneği” adlı inceleme yazımın ikinci bölümü YBKY Ekim 2024 sayısında yer aldı. Bu yazıyı Bradbury’nin Resimli Adam kitabındaki yedi öyküsüyle (Roket Adam, Belirli Bir Gece veya Sabaha, Roket, Betoniyer, Ateş Balonları, Kaleydoskop ve O Adam) sınırlandırdım. Öykülerdeki uzay kurgularını merak edenler için linki…
View On WordPress
#Meltem Dağcı#ray bradbury#Ray Bradbury&039;nin Resimli Adam Örneği#Resimli Adam#Uzay Kurgusu#Yerli Bilimkurgu Yükseliyor
0 notes
Text
"Alien": vagonda trans
Ridley Scott'ın Alien'ı, aslında bir canavar tarafından birer birer yok edilen uzay kamyoncularıyla dolu bir gemi hakkında bir film olmasına rağmen, incelik ve kısıtlama konusunda bir ustalık sınıfıdır.
Filmin kendisi bize Nostromo'nun mürettebat üyeleri hakkında yalnızca küçük bir bilgi verirken, James Cameron'ın 1986'daki devam filmi, özellikle ayrılan bir adam için birkaç sinsi bağlam ekledi.
Devam filminin başında, Ripley'nin (Sigourney Weaver'ın) uyanış sonrası toplantısında, arkasındaki ekranda ölü mürettebat üyelerinin dosyaları gösteriliyor.
Bunların arasında, erkek olarak doğduğunu, ancak doğumda cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirdiğini ve "cinsiyet değişikliğiyle ilişkili hiçbir bastırılmış travma belirtisi göstermediğini" belirten Nostromo gezgini Joan Lambert (Veronica Cartwright) hakkında bir dosya var.
Filmin orijinal teatral kurgusu ve daha önceki ev videoları Ripley'in sözlerini içermiyordu, ancak Alien DVD'leri ve Blu-ray'leri mürettebat biyografilerini tam HD olarak sunarak hayranların bunlar arasında sonsuz bir şekilde gezinmesine olanak tanıyordu.
Toplumun neden doğumda bir çocuğun cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirmesini isteyebileceğine dair kesin bir bağlamın olmaması göz önüne alındığında, rahatsız edici kesinlikle ŞEYTANİ bir keşif.
0 notes
Text
Bilimin büyülü dünyasında yaşamak istiyorum. Masal kitaplarında bilim evrenini okumak istiyorum. Sihir yaparken söylediğim latince sözler terminolojik kelimeler olsun istiyorum.
#hayallerim#kendi evrenim#gezegeningizligucu'nun kurgusu#kendinigeliştir#kendinikeşfet#büyü#spell#space#bilim#uzay#evren#biyoloji#fizik#kimya#stem#science
0 notes
Text
Tarihi Kırıntılar (2019)
BARIŞ BIÇAKÇI
Bir şairin romanı, yazarın da belirttiği gibi "şiir kadar karmaşık hayat kadar yalın bazen de şiir kadar yalın hayat kadar karmaşık". Bir kaybın peşinden koşan ailenin yavaş yavaş kayba alışma süreci bir taraftan insanın yalnızlığını derinleştirirken diğer taraftan yaşamın her türlü devam eden gücünü gösteriyor aslında. Benim gibi şiirle meşgul olmayan ve pek anlamayan birine bile derin duygular hissettiren bu roman kimbilir şiirin hakkını verenlere ne duygu coşkunlukları yaşatacaktır. Bazı hikayelerin sonları bir yere bağlanmasa da, arkasındaki poetikaları,uçan balon yasasını,Elmas Hanım'ın uzay macerasını,romanın genel kurgusu sevdim.
Saniyelerin saatler gibi geçtiği bu haftada beni elimden tutup kahramanlarının hikayelerini gezdiren yazarımıza teşekkür ederim.
Bu arada romandanki karakterin zihnimdeki görüntüsü müzisyen Can Kazaz'ın bu romana çok yakıştığını düşündüğüm bu şarkısını da buraya iliştirmek istiyorum. Eğer tanışmıyorlarsa Can ile Barış muhakkak tanışmalı.
Henüz aklı havada bir ergen olmasına rağmen, ablası Meral'in aniden ortadan kayboluşunu hece ölçüsünde yazılmış kafiyesi bol bir şiir gibi kolayca ezberledi, dilinden düşürmedi. 5
Şair, belden aşağısı geçmiş, belden yukarısı insan olan bir yaratıktır. 6
Üst üste bindireceği kimliksiz portrelerden tek bir şair portresine, bir şair kimliğine ulaşmayı amaçladığını söylemişti. 7
Gençler soyunduklarında üzerlerinde bir tek heyecanlar kalır. 9
Kaç yaşında olursan ol, birinin veya birşeyin peşinden gitmek yaratıcı bir eylem aslında. 10
Kardeşlerime bakmıştım, onlar da benim gibiydi: Bir uçan balonu ipini sımsıkı kavramışlar ama bir yandan da ipi bıraktıklarında ne olacağını delicesine merak ediyorlardı. İçimizdeki uçan balon yasası. 12
Güleç,aceleci ve umutluydular ama sanki bir eksikliği ne yapsalar gideremiyorlardı. 13
Basit ve küçük şeylerin, karmaşık ve sonsuz şeylerin içinde eriyip yok olmasına engel oluyordum. 14
Şiir, şairi çağırır. 17
Bazen bir muhasebe defterinin adaletine ihtiyaç duyarız. 23
Hiç kimseye hiçbir şeye yakın değilim.Maaş gününü bekleyen memurun duygusallığı var artık bende, ötesi yok, artık yok. 27
Öyle ya da böyle küflenecektim çünkü şairlerin en iyi bildiği şey budur.Duyguları anlatmaya çabalarken, duyguları anlatmak için kendilerini donatırken duygusuzlaşmak ve küflenmek. Hiç kimseye hiçbir şeye yakın olmamak. 29
Herşey mümkünmüş gibi başlayan sonra berbat bir perhize dönüşen hayatı çok iyi biliyordum. 29
Hayatta kalmak öyle ya da böyle dehşet içeriyor. 37
İnsanlar kendilerinin ve birbirlerinin ayak izlerine basıyor, ayaklarının altında aynı hayatı çiğniyor, hayatı mayalıyorlar. 39
Başkalarının acılarını ilginç bulana biz burjuva diyoruz yoldaş! 40
Eşya durduğu yerde ısrarla insanı çağrıyordu .47
Mektupları bütün sözcükleri, cümleleri biliyordu ama yazılanları anlamıyordu, yani galiba anlamıyordu. Sanki anlamın kabından dışarı taşan birşey vardı, kah kabı doldurup, kah devirip taşıyordu. 49
Kahramanlara, dervişlere, bilgelere inanmakla bir bağı olmalı Meral'in gidişinin. Peki ben, diye soruyor Can, ben kahramanlara inanmıyor muyum? Kahramanlara inanmıyorsam ben neden kahraman olmaya çalışıyorum? Kaybını bir türlü telafi edemeyen,hep arayan hiç bulamayan, hüznüne hüzün katan, "acısından kendine rütbe yapan " romantik kahraman. Mağlup kahraman! 53
Sözcükler onlara mecbur olduğumu hissettiriyorlar. Beni nasıl bir hırçınlıkla, nasıl bencil cçğırdıklarını bir duysanız! Aşağılayan bir buyurganlık.56
Oyalanırsın, oyalanırsın, geciktirmek için birşeyleri ama oyalanırken yaptığın hiçbir şeyden tat almazsın. 58
2015 yılının Nisan ayında zaman ve mekan birlikte daralıyor, insanlar ne oldukları yerde durabiliyorlar ne de bir yere yetişebiliyorlar. 66
Yoğun duygular gerçeklikle bağımızı koparabilir. "Galiba bir öyküde geçiyordu. Adam bir savaşta bir bacağını kaybetmiş,takma bacağı var.Bir gün sevgilisiyle kavga ediyorlar. Kadın o kadar kızıyor ki, terk ediyor adamı. Ama giderken adamın takma bacağını da alıp gidiyor. Adam giderken bacağını da alıp götürdüğüne göre , diye düşünüyor, sevgilim beni gerçekten seviyor. " 68
Geriden gelen öndekini geriye çekmez mi? 69
İnsanın kendini beğenmesi ne zor şeydir. 73
İnsanın kendi hayatını doğru düzgün düşünebilmesi için kronolojiyi avucunda tavla zarı gibi sallayıp atması gerekiyor. 87
Su öyle soğuktu ki ayak bileklerimde korkunç bir sızı hissettim. Hoşuma gitti, yaşamak gibi birşeydi. 106
Can, birşeyin varlığını, değerini ancak o şeyin yokluğunda anlamanın zihnimizin can sıkıcı bir beceriksizliği olduğunu düşünüyordu. Oysa âşıkken bu beceriksizliği yaşamıyor, şeylerin gerçek değerini kavrıyorduk .Çünkü âşıkken varlığı ve yokluğu aynı anda hissediyorduk. 108
Sinemasal anlatımı düşün. Bir filmde bir adamın sabah çalar saatiyle uyandığını bir kez gördük mü o adamın her sabah aynı şekilde uyandığını düşünürüz. Bir kere olan hep oluyordur. 109
Babam kendini artık sadece birilerine borç para verirken zinde ve değerli hissediyor.Ona kızamıyorum aslında, hepimiz yaşadığımızı, sevildiğimizi hissetmek istemiyor muyuz? İnsanların bu sevilme ihtiyacı çok hüzünlendiriyor beni. 132
Birden başka bir Can'a sıçramak istiyordu: aradaki boşluğu ne takvim doldurabilsin ne de coğrafya. Öyle bir sıçrama. 140
Biraz daha konuşmazsak, birbirimize aşık olacağız . 146
Kendimi öyle bir gizleyeceğimki bulamayacaksınız. 149
Uçmak için kanatlara , yere inmek için kendimizle ince alaya ihtiyacımız var. 169
Gitgide daha sade yazman gerekirken daha karmaşık, daha süslü yazıyorsun. Ne söylediğin anlaşılmıyor. Sanki bütün yazılara bir biçimde kendi dertlerini iliştirmek istiyorsun, belli olmasın diye de ortalığı velveleye veriyorsun! 173
İstanbul ' dan ya da herhangi bir şehirden, aslında bugünden söz ederken şikayet etmemek mümkün mü? Bugün herkes biraz fazla yaşlı, biraz fazla kenara savrulmuş hissetmiyor mu kendini? 176
22. 06.2019
6 notes
·
View notes
Link
BATTLESTAR GALACTICA – Sine Qua Non28 Haziran 2021 yazdı
İLKNUR AKPINAR YÜCEDAĞ (IAY)
BATTLESTAR GALACTICA
“ Herkesin sınırları var, Sine qua non, dedikleri.
Olmazsa olmaz. Zaruri saydığımız şeyler.
Olmadan yaşayamadıklarımız.”
Battlestar Galactica başından sonuna kadar başarılı kurgusu, oyuncuların üstün performansları, kendine özgü çekim teknikleri, incelikle düşünülmüş arka planları, dekoru ve ustalara saygı göndermeleriyle tam bir efsane.
Varsayımsal bir gelecekten öte kolektif tarihin, antik zamanların ve uygar insanlığın varoluş masalına bir davet.
Battlestar Galactica, bilimkurgu tarihinde bir dönüm noktasıdır!
Star Wars ’ın temellerinden yaratılan, David Eick ve Ronald D. Moore ‘un hayal gücü ile olağanüstü bir başyapıta dönüştürülen dizide herşey öyle bir atmosferde sunuluyor ki ona “Bilim Kurgu” dersek eksik kalır. Battlestar Galactica “Bilim Gerçek” türü bir yapım. İnsana dair herşey tüm gerçekçiliğiyle işlenirken sadece arka planının uzay olduğu olağanüstü bir drama.
#battlestar galactica#starbuck#apollo#bbc gaius#cobol#sine qua non#sinequanon#star wars#cylon centurion#cylon
1 note
·
View note
Text
Öncelikle liste tamamen ilk izlediklerimden son izlediklerime göre oluşuyor. Netflix geçen sene hayatıma dahil olduğu için ne gündemdeyse ya da o an dikkatimi konu olarak hangi dizi çektiyse onu izledim. Başlıyorum.
Ölmek Için On Üç Sebep, dizisini youtube da görmüştüm ve hoş bir diziye benziyordu. Izledikten sonra o kadar da hoşuma gitmedi fakat gençlerin karşılaştıkları sorunlarla nasıl başa çıktıklarını ya da çıkamadıklarını iyi ele almışlar. Bu yüzden de izlemeye devam ettim ve yeni sezonu bekliyorum.
The End of the Fucking World, beğendiğim bir dizi yine gençlik dizisi farklı bir atmosferi var karakterler çok donuk fakat bunun bir sebebi var ve bir dizi olaya karışan 2 genç yeni sezonu iple çekiyorum.
Deadwind, genel itibarı ile çok güzel olmasa da başroldeki kadına aşık olduğum çok beğendiğim için diziyi izlemiş olmam dışında polisiye dizisidir bir kadın ölü bulunur ve ardından katil ya da katilleri bulmak için zamanla yarış başlar.
Börü, Dağ filminin ekibi var başroldekiler hariç onlar olsaydı daha da güzel olurdu heralde diye düşünüyorum ama onun haricinde baya iyi iş çıkarmışlar 6 bölümdü yanlış hatırlamıyorsam devamı gelecek mi bilmiyorum ama gelse ne iyi olur.
La Casa De Papel, ilk çıktığı zamanlar izlememiştim çünkü herkes bu diziden bahsediyordu. Bir şeyin adı çok geçince o şeyi izleyesim dinleyesim okuyasım gelmez. Profesör için izlemeye başladım hala onun için izliyorum. 4. Sezonu henüz izlemedim ama çokta merak içerisinde değilim hani.
Quicksand, mini diziydi bu dizide de karakterler çok donuktu severek izlediğim bir diziden çok ilk bölümde gösterilen final sahnesine nasıl gelindi acaba diye merakla izlemiştim.
Peaky Bilinders, Tommy Shelby için izlenilen dizi Arthur karakterine üzüldüğüm -bu abilerin çektikleri ne dizilerde bazen hiç bilmiyorum- Maydi galiba kadının adı o kadına da düştüğüm dizidir. Tommyi es geçmeyelim adam karakterine cuk diye oturan cinsten bazen itici bulduğum bazen çekici bulduğum efsane karakter.
The Society, paralel evrene geçen gençlerin hikayesi başroldeki kadın karakterlere düştüğüm adamım Harrye de bir o kadar düştüğüm dizidir. Bunlar bu evrene nasıl geçtiler acaba diye meraklandığım bazı sahnelerinde kendi kendime senaryoyu değiştirdiğim yeni sezonu iple çektiğim dizi.
The 100, Bellamy ile Clark'ı yakıştıran tek ben olmadığıma göre rahatlayabilirim. Arkadaşımın tavsiyesi üzerine başlamıştım. Uzay sahneleri ile gençlerin dünyaya ilk indikleri zaman aşırı sıkılmıştım ama 2. Sezon toparladılar o zamandan beri izlemeye devam ediyorum. Dizi de herkes birleşti bir tek onlar birleşmedi isyan etmiş olacaklar ki gerçekte birleştiler sayın Bellamy ve Clark bazı sezonlar tekrara düşse de ben hala severek izlemeye devam ediyorum. Yeni sezonu bekliyorum.
The Rain, evet efendim favori dizilerimden birisi kendileri konu olarak klasik bir dizi gibi de dursa bence farklıydı. Simonu başkasıyla shiplemiştim ama o naptı gitti adını unuttuğum adamla oldu neyse öyle daha iyi oldu adamı başta sevmesem de sonra iyi iş çıkardı gözüme girdi. Yeni sezon iple çekiliyor.
Between, ilk sezonu izlemiş ve beğenmiştim ikinci sezonu bekliyordum ve şu an hatırlamıyorum ikinci sezonu izleyip izlemediğimi izlemediysem de belki bir gün izlerim.
Dark, geldik beyin yakan diziye son sezon ben biraz hüsrana uğramadım değil Adam kişisinden bahsediyorum. Çokta bahsedemiyorum spoiler vermeyim. Genel olarak heyecanlı bir dizi zamanda yolculuk olayını çok güzel yansıtıyorlar. Yeni sezonu iple çekmiyorum.
Black Spot, bu dizi eğer ki bilim kurgu olmasaydı çok daha güzel olurdu. Kadın karakterini beğendiğim ekibi çokta fena olmayan değişik bir kurgusu olan dizidir kendileri.
Riverdale, dizinin sadece ilk bölümlerini izlediğim gerçeği güzeldi aslında ama ne bileyim izleyesim gelmedi ve sonraki bölümlerini izlemedim.
Chambers, konu olarak dikkatimi çekmişti fakat bazı sahneleri baya saçmaydı ama genel olarak güzel.
The Mist, genel olarak güzel olan boş vaktini değerlendirmekte birebir.
The Forest, güzel diziydi kayıplar suçlular olaylar entrikalar klasik.
Arthdal Chronicles, kore dizilerini seviyorum tarihi kore dizilerini daha çok seviyorum ve bu diziyi daha da çok sevdim. Bugüne kadar izlediklerimin arasında en iyilerinden biri kesinlikle. Yine bir karaktere düştüğüm kendisi Tagon olur konusuyla da oldukça farklı olan merak uyandıran bir dizi tabiki favori dizilerimden biri. Yeni sezonu iple çekiyorum.
Evet dizi yorumlamacayı nihayet bitirdim canım çok sıkılıyordu ve o kadar iyi geldi ki üşenmezsem bir dizi önerisi daha yapacağım
DİZİ ÖNERİSİ;
13 reasons Why: Gençlik Dizisi, Drama
The End of the Fucking World: Komedi-drama, Kara Mizah
Deadwind: Polisiye, Suç
Börü: Polisiye, Dram
La Casa De Papel: Drama, Gerilim, Suç, Soygun
Quicksand: Gençlik Dizisi, Suç
Peaky Bilinders: Drama, Gerilim, Dram, Suç
The Society: Gençlik Dizisi, Gizem
The 100: Bilim Kurgu, Macera, Gizem, Drama
The Rain: Bilim Kurgu, Dram, Gerilim
Between: Bilim Kurgu, Gençlik Dizisi, Drama
Dark: Bilim Kurgu, Drama, Gizem
Black Spot: Gizem, Suç
Riverdale: Gençlik Dizisi, Suç, Gizem
Chambers: Gizem, Korku, Fantastik
The Mist: Bilim Kurgu, Gerilim, Korku
The Forest: Gizem, Suç
Arthdal Chronicles: Tarihi, Romantik, Fantastik
242 notes
·
View notes
Text
Mutlaka İzlemeniz Gereken Yabancı Dizi Önerileri
Mutlaka İzlemeniz Gereken 13 Yabancı Dizi Önerisi
Her yıl onlarca yeni yerli ve yabancı dizi hayatımıza girmektedir. Yerli dizilerde ki zengin kız fakir oğlan edebiyatından bıkanlar arasındaysak bizi senaryo ve oyunculuklarıyla etkileyen yabancı dizileri izlemeye tercih ederiz. Çünkü bu kadar yabancı dizi yığınının içinde öneri almadan bir diziye başlamak samanlıkta iğne aramaktan farksızdır. İşte burada yabancı dizi öneri listeleri önemli yere sahiptir. Sizler için seçtiğim ve hepsini mutlaka kendimin de izlediği yabancı dizi önerileri listesi.
13- The Last Man on Earth
Imdb: 7.4 | Türler: Komedi, Kıyamet Sonrası Bilim Kurgusu | Sene: 2015-2018 İlk 2 sezonunu akıcı bir şekilde izleyeceğiniz bu dizi, işinden nefret eden ve sıradan bir insan olan Phil Miller’ın hayatının nasıl değiştiğini anlatıyor. Bir anda dünyada kalan son insan sıfatını taşımaya başlayan Phil’in yaşadığı maceralara konuk oluyoruz. Yabancı dizi önerisi listemizin 13. sırasında bulunan The Last Man on Earth 4. sezonda final yapmış durumda. Fragman
12- Borgia
Imdb: 7.8 | Türler: Biyografi, Drama, Tarih | Sene: 2011 – 2014 Yabancı dizi önerileri listemizin 16. Sırasında bulunan Borgia Türkiye’de çok fazla bilinen bir dizi değil. Neden bu diziyi izlediğimi ve nerden duyduğumu çok hatırlamasam da dizideki entrikalar insanı bir bölüm daha izlemeliyim diye diye sezonu bitirecek hale getiriyor. Borgia ailesi Rönesans döneminde öne çıkan İtalya ve İspanya asıllı Papalık Devleti ailesidir.( Papalık ve Vatikan hakkındaki şu yazımı okumanızı tavsiye ediyorum: Vatikan hakkında bilmeniz gereken 5 bilgi) . Dizide bu ailenin yaşadığı sorunları ve VI. Alexander ‘ın nasıl Papa olduğunu anlatıyor. Şunu da belirtmek isterim bu aileyi anlatan The Borgias diye bir dizi de var ama ben o diziyi izlemedim. Fragman
11- Blindspot
Imdb: 7.5 | Türler: Aksiyon, Suç, Drama | Sene: 2015 – Tartışmasız izlerken dizinin konusunun aklınıza bile gelmeyeceği, bu nasıl bir konu diyeceğiniz ve bu zamana kadar bu diziyi neden izlemediğinizi sorgulayacağınız bir dizi. Bu dizi Arrow ve The Flash dizilerinin yaratıcısı Greg Berlanti’nin bir projesidir. Jane Doe isimli bir kadın vücudunun her yeri dövmelerle kaplı bir şekilde bir bavulun içinde Times Meydanı’nda bulunur. FBI’dan Kurt Weller ve takım arkadaşları, bu dövmelerin gizemini çözmeye çalışıyorlar. İzlerken fark ettiğim şey şu, dövmeleri ne kadar çözerlerse dizi o kadar karmaşıklaşıyor. Yabancı dizi önerileri listemizin 11. sırasında bulunan Blindspot çıkacak olan 5. Sezon ile final yapıcak. Fragman
10- American Horror Story
Imdb:8.1 | Türler: Drama, Korku, Gerilim | Sene: 2011 – Aslında bu dizi hakkında bir şey yazmaya gerek yok. American Horror Story bir korku dizisi ve hala devam ettiğinden dolayı oldukça sevilen bir dizi. Bu dizinin diğerlerinden farklı bir özelliği ise her sezonda farklı bir hikâyeyi konu almakta. Bir bakmışsınız lanetli bir evdesiniz. Bir bakmışsınız akıl hastanesinde. Fragman
9- Power
Imdb: 8.2 | Türler: Suç, Drama | Sene: 2014 – Instagram’ da bir bölümünü gördükten sonra başladığım bu dizi, James “Ghost” St. Patrick’ in yaşadığı serüveni anlatıyor. Uyuşturucu satışı işinde olan James, para aklamak için gece kulübü açar. Dizi, iyi aile babası olarak görünen James’in gece kulübü ve uyuşturucu çetesi lideri olarak yaşadığı ikili çatışmayı anlatmaktadır. Fragman
8- The Walking Dead
Imdb: 8.3 | Türler: Drama, Korku, Gerilim | Sene: 2010 – Arka Sokaklar’ ı sezon olarak geçebilme potansiyeli olan bu dizi bir zombi dizisi. Açıkçası ben bu diziyi 8. Sezondan sonra izlemeyi bıraktım. Çünkü çok monotonlaştı. Ama ilk 6 sezonu rahatlıkla izleyebilirsiniz. Hikayemiz işe şöyle Rick kasabanın şefidir ve bir gün vurulur ve komaya girer. Bu koma süresinde dünyaya gelen bir salgın ile zombi istilası başlar. Çok fazla zombi filmi izlemişimdir ama görsel olarak bu kadar iyi bir dizi görmedim. Dizideki zombiler aşırı gerçekçi. Mutlaka izlenmesi gereken yabancı dizi önerileri listemizin 8. Sırasında bulunan The Walking Dead’ın yönetmeni aynı zamanda Esaretin Bedeli ve Yeşil Yol filmlerinin de yönetmeni Fragman
7- The 100
Imdb: 7.7 | Türler: Drama, Bilim kurgu, Gizem | Sene: 2014 – Arkadaşımın önerisi ile başladığım bu diziyi arkadaşımdan önce bitirdiğimi belirtmem gerekir. Normalde bilim kurgu filmlerinden ve dizilerinden nefret ederim. Ancak bu dizi ilgimi çekmeyi başardı. Ancak şöyle bir şey söylemeliyim sezonlar ilerledikçe nedensiz bir şekilde her şey Clarke karakterine bağlıymış dünya onun etrafında dönüyormuş hissi veriyor. Nükleer bir patlama sonucu dünyada uzun bir süredir yaşam yoktur. Son anda kaçmayı başarmış bir uzay aracından hapis cezasına çarptırılmış 100 kişi dünyaya yollanır ve maceraları çok uzun sürecektir. Fragman
6- La Casa de Papel
Imdb: 8.6 | Türler: Aksiyon, Suç, Gizem | Sene: 2017 – Mutlaka İzlemeniz Gereken 13 Yabancı Dizi Önerileri listemizde 6. Sırada çıktığı zaman herkesin dilinden uzun bir süre düşmeyen bir dizi var. O kadar çok konuşuluyordu ki , mecburen diziye başladım diyebilirim. Ancak diziyi izlerken neden bu kadar çok konuşulduğunu anladım. Başrolde Profesör olarak adlandırılan bir deha vardır. Bu adam kurduğu ekiple beraber belki de tarihin en büyük soygununu yapmayı planlarlar. Amaçları bir banka ya da marketi soymak değil İspanya Kraliyet Darphanesini soymaktır. Ancak içeride hesaba katlamadıkları olaylarla karşılaşırlar. Fragman
5-Breaking Bad
Imdb: 9.5 | Türler: Suç, Drama, Gerilim | Sene: 2008-2013 Breaking Bad Imdb puanı en yüksek olan diziler arasında en üst sıralarda olan bir dizidir. Konusu ise mükemmel. Gayet sıradan bir hayat süren ve lisede kimya öğretmenliği yapan Walter White bir gün kanser olduğunu öğrenir. Ailesine bırakacak hiçbir şeyi olmadığını fark eden bu kimya öğretmeni öğrencisiyle beraber uyuşturucu üretim işine girer. Piyasada hiç kimsenin yapamadığı saflıkta ürettikleri metamfetamin , onları bu karanlık dünyanın içinde hızla büyütür. Eee tabi risklerde gittikçe artar. Fragman
4- Chernobyl
Imdb: 9.6 | Türler: Drama, Tarih | Sene:2019 Öncelikle bu dizi hakkında yazdığım ve Çernobil faciasını anlattığım Nedir bu Çernobil ve Çernobil dizisi adlı yazımı okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Mini dizi olarak çıkan bu dizi 5 bölümden oluşuyor.5 bölümden oluşmasına karşılık o olayları en ince detayına kadar anlatmayı başaran bu dizi yabancı dizi önerileri listemizde 4. Sırada yer almaya hak kazanıyor. Fragman
3- Sense8
Imdb: 8.4 | Türler: Drama, Gizem, Bilim kurgu | Sene: 2015-2018 Mutlaka İzlemeniz Gereken 13 Yabancı Dizi Önerileri listemizin nihayet son 3 dizisine gelebildik.Sense8 bu üçte yer almayı kesinlikle hak eden bir dizi. Aslında ilk üçü yaparken çok zorlandım. Game of Thrones, Prison Break, Black Mirror gibi monotonlaşmış dizilere listemde yer vermedim çünkü onları artık herkes izledi. Sense8 dünyanın 8 farklı yerinde yaşayan ve gizemli bir şekilde birbirleriyle bağlantı kurabilen bu 8 kişinin yaşadığı olayları anlatıyor. Dizinin konusunu ne kadar anlatsam da izlemezseniz anlamazsınız. Fragman
2- Dark
Imdb: 8.6 | Türler: Suç, Drama, Gizem | Sene: 2017 - İzlerken beyninizin yüzde yüzünü kullanmanız gereken ve her dakika ne oluyor kardeşim dedirten bir dizi düşünün. Aynı bölümü anlamak için 2 kere izlediğimi bilirim. Alman dizisi olduğu için diziye aslına biraz soğuk başladım. Diziye başlayınca ön yargının ne kadarda kötü bir şey olduğunu anladım diyebilirim. Yeni sezonun gelmesini iple çekiyorum. Umarım bir Game of Thrones vakası yaşamayız. Dark Mutlaka İzlemeniz Gereken 13 Yabancı Dizi Önerileri listemizin 2. Sırasında almayı başarıyor. Fragman
1-Vikings
Imdb: 8.6 | Türler: Action, Macera, Drama | Sene: 2011 - Yabancı dizi önerileri listemizin bence tartışmasız 1. Sırasında olması gereken Vikings, 8. Yüzyıl İskandinavya’sında geçer. Ragnar Lothbrok’un basit bir çiftçiyken uyguladığı stratejilerle ve korkusuz duruşuyla ilk önce Reisliğe yükselir. Dünya tarihinde en etkileyici ve en sevdiğim dizi karakterleri arasında direk ilk sıraya koyacağım kişi Ragnar’dır. Büyük ihtimalle diziyi izleyen herkesi aynı şekilde etkileyen bu adamın hayatı gidilmeyen yerlere gitmek için denize açılmasıyla tamamen değişecektir. Vikingler ile ilgili olan bu dizinin hikayesi Avrupa efsanelerine ve tarihsel figürlere dayanıyor. Fragman Read the full article
0 notes
Photo
WALL-E (2008)
Wall-E 2008 yılında, Finding Namo serisinin yönetmeni olan Andrew Stantaon tarafından yönetilmiş olan bir Amerika yapımı animasyon, macera ve aile türünde film. Seslendirme ekibinde ise; Star Wars serisinin ses departmanında bulunan Benjamin A. Burtt, Inside Out filminin seslendirme ekibinde bulunan Elissa Knight ve Toy Story filminin seslendirme ekininde bulunan Jeff Garlin var.
Konusuna gelince; insanlar uzun süre boyunca çöp üretmiş ancak bu üretilen çöpleri yok edecek bir yol bulamayınca sonunda dünya baştan aşağı bir çöp haline gelmiştir. Tabi bu durum dünyanın doğal dengesini de bozunca var olan insanlar yeni geliştirilen her sistem ile donatılmış olan bir uzay gemisine binerek hayatlarını orada sürdürmeye başlamışlardır. Ancak dünyada kalan ve halen çöpleri toplamaya çalışan bir robot tüm insanlığın kaderini değiştirecektir.
Hareketli, eğlendirici yeri geldiğindeyse duygusal bir filmdi. Konusu ve kurgusu ile akıcı ve düşündüren bir filmdi. Film için puanım 8.
#wall-e#2008#sinema#amerika#animasyon#aile#macera#andrew stanton#benjamin a. burtt#elissa knight#jeff garlin
1 note
·
View note
Text
Bilim Kurgu Nedir
Bilim kurgu ya da yabancıların sıklıkla “sci-fi” (say-fay okunur) dedikleri şey edebiyatın hayal gücüyle dolu fakat aynı zamanda bilime dayalı içerikler sunan bir dalıdır. Bilim kurguda zaman-mekan kurgusu, karakterler, temalar ve hikaye çizgisi çoğunlukla bilimsel gerçekler, teoriler ve prensipler üzerine inşa edilir. Bu nedenle fantastik eserlerden ayrılırlar.
Bilim kurgunun en eski örneklerine Ortaçağ’da rastlanılır ancak edebiyattaki varlığı 1800’lerin sonlarında önem kazanmamıştır. Hem yazarlar hem de okurlar için bilim kurgunun gerçek popülerliği son 150 yılda elektriğin icadı, uzayın keşfi, tıptaki ilerlemeler, endüstriyel gelişme gibi teknolojik ilerlemeler ile birlikte gerçekleşmiştir. Bilim ve teknoloji ilerledikçe bilim kurgu edebiyatı da ilerlemektedir.
Genç kız penceresini açarken Europa ve Callipso aylarının uzakta yükselmekte olduklarını görebiliyordu. Bir kuyruklu yıldız ışıldayarak geçip arkasında bıraktığı yıldız tozlarıyla gemiyi saran sonsuz uzay boşluğunu aydınlattı. Bu gemi kızın ev diye bildiği tek yerdi. Kız bakışlarını Jüpiter’e kaydırırken, bir gezegenin yör��ngesinde hapis kalmadığı, onun yerine bir gezegenin üzerinde yaşadığı bir hayatın hayalini kuruyordu. Babasının anlattığı “Dünya” ile ilgili hikâyelerde olduğu gibi karaya, gerçek toprağa adım attığını hayal etti. Taze havanın tadını, soğuk, tuzlu denizin kokusunu ve bir ağacın yeşil yaprakları arasından esen rüzgârın hışırtısını zihninde canlandırmaya çalıştı. Fakat bunların tümü yalnızca hayalden ibaretti, yani anı değillerdi. O, bu gemide doğmuştu ve eğer kısa sürede yaşanabilir bir gezegen bulamazlarsa, bu gemide öleceği de kesindi.
Yukarıdaki örnekte bilim kurgularda sıkça rastlanan asıl özelliklerden pek çoğu bulunmaktadır. Öncelikle hikaye gelecekte, insanların artık dünya üzerinde yaşamadığı zamanlarda geçmektedir. İkincisi, olaylar Jüpiter’in yörüngesindeki bir gemide yaşanmaktadır. Üçüncüsü gerçek bilimsel bilgiler içermektedir. Europa ve Callipso gerçekten Jüpiter’in iki ayıdır. Jüpiter yalnızca gazlardan oluşan bir gezegen olduğundan, insanların orada yaşaması mümkün değildir. Bu durum neden geminin gezegene inmek yerine yörüngesinde döndüğünü açıklamaktadır.
Bilim Kurgunun Önemi
Bilim kurgu çoğu zaman gerçek bilimsel teorileri alıp, neyin mümkün ve/veya hayal gücü dahilinde olduğuna dair hikayelere dönüştürür. Çoğu bilim kurgu hikayesi bilimin katı gerçeklerini ve doğruları kullanarak şunları yapmaya çalışır:
Gelecekte neyin gerçekten olabileceğine dair fikirler sunmak.
Bazı olaylar veya şartlar gerçekleşirse neler olabileceğini incelemek.
Teknolojik ve bilimsel gelişmelerin ve keşiflerin sonuçlarını değerlendirmek.
Tarihsel süreçte bilim kurgu yalnızca yazarlar için değil, bilim insanları için de popüler bir edebiyat biçimi olmuştur. Son 150 yılda bilim kurgu devasa boyutlarda bir sanat dalına dönüşmüş, özellikle sinema ve televizyonlarda geniş yer tutar hale gelmiştir. Hatta “SciFi” adında bir televizyon kanalı yalnızca bilim kurgu eserlerine yer vermektedir. Bilim kurgu, gerçekle olan bağı nedeniyle izleyiciler için ziyadesiyle ilginç ve hayranlık uyandırıcıdır.
0 notes
Text
Bilim Kurgu Nedir
Bilim kurgu ya da yabancıların sıklıkla “sci-fi” (say-fay okunur) dedikleri şey edebiyatın hayal gücüyle dolu fakat aynı zamanda bilime dayalı içerikler sunan bir dalıdır. Bilim kurguda zaman-mekan kurgusu, karakterler, temalar ve hikaye çizgisi çoğunlukla bilimsel gerçekler, teoriler ve prensipler üzerine inşa edilir. Bu nedenle fantastik eserlerden ayrılırlar.
Bilim kurgunun en eski örneklerine Ortaçağ’da rastlanılır ancak edebiyattaki varlığı 1800’lerin sonlarında önem kazanmamıştır. Hem yazarlar hem de okurlar için bilim kurgunun gerçek popülerliği son 150 yılda elektriğin icadı, uzayın keşfi, tıptaki ilerlemeler, endüstriyel gelişme gibi teknolojik ilerlemeler ile birlikte gerçekleşmiştir. Bilim ve teknoloji ilerledikçe bilim kurgu edebiyatı da ilerlemektedir.
Genç kız penceresini açarken Europa ve Callipso aylarının uzakta yükselmekte olduklarını görebiliyordu. Bir kuyruklu yıldız ışıldayarak geçip arkasında bıraktığı yıldız tozlarıyla gemiyi saran sonsuz uzay boşluğunu aydınlattı. Bu gemi kızın ev diye bildiği tek yerdi. Kız bakışlarını Jüpiter’e kaydırırken, bir gezegenin yörüngesinde hapis kalmadığı, onun yerine bir gezegenin üzerinde yaşadığı bir hayatın hayalini kuruyordu. Babasının anlattığı “Dünya” ile ilgili hikâyelerde olduğu gibi karaya, gerçek toprağa adım attığını hayal etti. Taze havanın tadını, soğuk, tuzlu denizin kokusunu ve bir ağacın yeşil yaprakları arasından esen rüzgârın hışırtısını zihninde canlandırmaya çalıştı. Fakat bunların tümü yalnızca hayalden ibaretti, yani anı değillerdi. O, bu gemide doğmuştu ve eğer kısa sürede yaşanabilir bir gezegen bulamazlarsa, bu gemide öleceği de kesindi.
Yukarıdaki örnekte bilim kurgularda sıkça rastlanan asıl özelliklerden pek çoğu bulunmaktadır. Öncelikle hikaye gelecekte, insanların artık dünya üzerinde yaşamadığı zamanlarda geçmektedir. İkincisi, olaylar Jüpiter’in yörüngesindeki bir gemide yaşanmaktadır. Üçüncüsü gerçek bilimsel bilgiler içermektedir. Europa ve Callipso gerçekten Jüpiter’in iki ayıdır. Jüpiter yalnızca gazlardan oluşan bir gezegen olduğundan, insanların orada yaşaması mümkün değildir. Bu durum neden geminin gezegene inmek yerine yörüngesinde döndüğünü açıklamaktadır.
Bilim Kurgunun Önemi
Bilim kurgu çoğu zaman gerçek bilimsel teorileri alıp, neyin mümkün ve/veya hayal gücü dahilinde olduğuna dair hikayelere dönüştürür. Çoğu bilim kurgu hikayesi bilimin katı gerçeklerini ve doğruları kullanarak şunları yapmaya çalışır:
Gelecekte neyin gerçekten olabileceğine dair fikirler sunmak.
Bazı olaylar veya şartlar gerçekleşirse neler olabileceğini incelemek.
Teknolojik ve bilimsel gelişmelerin ve keşiflerin sonuçlarını değerlendirmek.
Tarihsel süreçte bilim kurgu yalnızca yazarlar için değil, bilim insanları için de popüler bir edebiyat biçimi olmuştur. Son 150 yılda bilim kurgu devasa boyutlarda bir sanat dalına dönüşmüş, özellikle sinema ve televizyonlarda geniş yer tutar hale gelmiştir. Hatta “SciFi” adında bir televizyon kanalı yalnızca bilim kurgu eserlerine yer vermektedir. Bilim kurgu, gerçekle olan bağı nedeniyle izleyiciler için ziyadesiyle ilginç ve hayranlık uyandırıcıdır.
0 notes
Text
2014’ün En Çok Korsan İndirilen 20 Filmi
2014’ün En Çok Korsan İndirilen 20 Filmi
Excipio Danışmanlık şirketinin verilerine göre 2014 torrentten indirilen korsan filmler açısından oldukça zengindi.
Bizim ilgimizi çeken ise bu listede, en çok indirilen 20 film arasında bol bol bilim kurgutüründen film olması. Uzay, uzaylılar, robotlar, internet ve yapay zeka gibi konularda ilginin had safhada olduğu bir yıl yaşadık. Ütopyalardan çok distopyalar yani karanlık gelecek kurgusu…
View On WordPress
#2014#2014&039;ün en çok indirilen filmleri#2014&039;ün en çok izlenen filmleri#bilim-kurgu#film#korsan#sinema#torrent#tv
0 notes
Text
Netflix’ten yeni uzay yapımı: Away
Özgün yapımları ile dikkat çeken Netflix, yeni bir uzay kurgusu Away ile dikkat çekiyor. İşte yeni yapım ile ilgili detaylar. Son dönemlerde uzay ve bilimkurgu yapımlarına daha fazla ağırlık veren Netflix’te yeni bir uzay yapımı daha onay aldı. Yapılan yeni açıklamalara göre Away adı verilen yeni dizi ekranlara getirilecek. Yeni dizide Andrew Hinderaker, Jason Katims […]
Netflix’ten yeni uzay yapımı: Away yazısı ilk önce Magazin Haberleri üzerinde ortaya çıktı.
from WordPress https://www.magazinhaberleri.com/netflixten-yeni-uzay-yapimi-away/ http://ifttt.com/images/no_image_card.png
0 notes
Text
Yer olmayan yer: Jenerik Ada
Jenerik Ada, İstanbul’daki inşaatı devam eden 3. Havalimanın hemen yanında kurgulanmış, hedef kitlesi başta havalimanına gelen turistler olmak üzere halka açık bir tema adasıdır. Adada turizm şirketlerinin grup seyahatleri için çizdikleri gezi rotalarındaki görece simge yapıların bire bir ölçekteki replikaları bulunmaktadır. Bu replika yapılar; eğlence, kültür, yemek ve alışveriş merkezlerine dönüştürülmüştür. Kurgusu itibariyle distopik bir çerçevede yer almaktadır. "Jenerik Ada" projesi; İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde Mimari Tasarım Yüksek Lisans programına devam eden Ayşegül Karaman tarafından, 2015 yılı güz döneminde, Sinan Logie ve Augustin Reynaud yürütücülüğündeki Ütopya/Distopya temalı mimari tasarım stüdyosu kapsamında geliştirilmiştir.
Paris'ten İstanbul'a dönmek üzere Charles de Gaulle Havalimanındayım. Bir hafta boyunca bir grup mimar olarak gerçekleştirdiğimiz Paris keşfinin sonundayız. Dönüş günlerini tatile dahil edenleriniz var mı bilmiyorum ama ben etmiyorum. Tanpınar, hislerimi ifade etmeme ilham oluyor: Ne içindeyim Paris'in artık, ne de büsbütün dışında. Havalimanının kapısından girdiğim an şehirden kopuyorum ve kendimi bir dizi sürüklenmece, akış ve prosedürün içinde buluyorum: Kontroller, sıra beklemeceler, alışveriş, yürüyen bantlar, yürüyen merdivenler... Yaşanan akışı buradan dahi anlayabiliriz, sizinle birlikte her şey yürüyor!
Neredeyim ben? Konum olarak Paris'in kuzeyinde kalıyorum. En son şehirle bağ kurduğumda bir tren durağının ismi idi burası. Şimdiyse Araftayım ve Dünya'nın herhangi bir yerine ışınlanmayı bekliyorum. Fransız antropolog Augé, bu durumu şöyle ifade ediyor: “Ölçek değişiminin karakterize ettiği bir çağdayız – elbette uzay keşfi bağlamında, ancak aynı zamanda dünyada da: hızlı ulaşım araçları herhangi bir başkenti, bir diğerinden bir kaç saatlik bir yolculuk mesafesine getirdi.”
Neredeyim ben? Hiçbir yerde veya her yerde.
Tam bu noktada, Augé'nin yok-yerler kavramından bahsetmek istiyorum. Augé, makalesinde süpermodernite çağına özgü mekan tipolojilerini irdelerken; havaalanı, otoban, süpermarket, alışveriş merkezi, otel odası gibi mekanların yok-yer tanımladığını ileri sürüyor. Augé'ye göre yer-olmayanlar, insanların ve malların hızlandırılmış dolaşımı için yapılmış yerler veya büyük alışveriş merkezleridir. Bir yok-yere ilişkin iki temel özellik vardır: Birincisi, bu mekanlarda bulunmak her zaman belirli bir amaca yöneliktir. İkincisi, bu mekanların kullanılması, mekana ilişkin özgül kullanımı gerekli kılmaktadır. Yani bu mekanları; anı biriktiremediğimiz, tarihsellikten ve ilişkiden kopuk mekanlar olarak ifade edebiliriz. Çünkü içinde bulunduğumuz mekanlarla aramızda bir ilişki kurmaya meyilli olduğumuzu ve o mekanı "yer" yapanın da kurduğumuz bu ilişkiler olduğunu düşünüyorum. Bu ilişkiyi hangi bağlamda kurduğumuz farklılaşabilir fakat kuramadığımızda o mekanın yok-yer'leşmesi kaçınılmaz oluyor.
3. Havalimanının hemen yanında kurgulanan Jenerik Ada distopyası, temel olarak yer ve yok-yer kavramlarını tartışıyor. Projesini kurgularken ve hatta ismini verirken, Koolhaas'ın Jenerik Kent söyleminden yola çıkmış Ayşegül. Mekan-zaman kurgusunun sorunsallaştırıldığı Jenerik Kent’te, Koolhaas, günümüz kentlerinin de tıpkı havaalanları gibi olduğunu söylüyor. Ayşegül de, Jenerik Ada projesini denizde bir ada olarak kurgulamasının sebebinin, bu bağlamda, yerle olan bağlantısının olmayışını fiziki olarak da vurgulamak olduğunu söylüyor. Senaryoya göre; adaya ancak teleferik ya da köprü yolu ile ulaşabiliyorsunuz. İçerisinde İstanbul'un çeşitli simgesel yapılarının replikaları var. Bu şekilde adayı ve yapıları, dolayısıyla ziyaretçileri de, ait oldukları yer bağlamından koparıyor. Tıpkı Koolhaas'ın Jenerik Kent'i gibi, Jenerik Ada da her yerde kendine yer bulabiliyor; genişleyebiliyor ve kopyalanabiliyor. Bu durum, bir anti - genius loci halini aklıma getirdi. Genius loci kavramını yerin bir ruhu olması durumu olarak tanımlarsak; Ayşegül'ün Jenerik Ada projesinde, yerin, ruhunu kaybedip kimliksizleştiğini söyleyebiliriz. Çünkü simgesel yapıların var oluşlarından koparılıp replikalarının yapılması ve bu replikaların farklı programlara dönüştürülmesi, onların algısızlaşmasına yol açarken; adanın kopyalanabilir olarak kurgulanması da bir çeşit algının aynılaşması ve sıradanlaşması durumuna sebep oluyor. Bu şekilde ada, kimliğini kaybedip ruhsuzlaşıyor. Böylelikle Jenerik Ada'yı, tarihselliği ve kimliği olmayan bir yok-yer olarak adlandırabiliriz.
Dünya'nın herhangi bir yerinden, İstanbul'daki havalimanına inmiş turistleri düşünelim. Sırtlarında çanta, ellerinde harita ve akıllarında çeşitli gezi rotaları ile İstanbul'u deneyimlemeye hazırlar. Kentler, günümüzde, birbirinden uzakta bulunan durak noktalarından ve onları birbirine bağlayan toplu taşıma ağlarından ibaret olmaya ve kitle turizminin taleplerine hizmet eden birer imge halini almaya başladı. Jenerik Ada, ana odağına turizmi koyuyor ve gezi rotalarındaki simgesel yapıların bire bir ölçekteki röprodüksiyonları ile; havalimanına inmiş yerli/yabancı turistlerin talep ettiği tüm bu imgeselliğe kavuşma imkanını sunuyor. Şehrin kaosuna karışmadan, havalimanının hemen yanında, farklı bir İstanbul deneyimi yaşama şansına sahip oluyorlar. Ayşegül, adadaki bu röprodüksiyon yapıları tanımlarken; yeme-içme, eğlence, kültür gibi programlar ile alışveriş odaklı bir kimlik kuruyor ve bu şekilde kapitalist sistemin teşvik ettiği kitlesel tüketim çılgınlığına hizmet ediyor. Bu kitlesel tüketim ile birlikte kent kimliğinin de tükendiğini söyleyebiliriz -ki Koolhaas da kentlerin içi boşaltılmış kocaman alışveriş merkezlerine dönüştüğünden söz etmişti. Ayşegül de Jenerik Ada projesi ile, kent kimliğinin sıradanlaştırıldığı günümüz modern dünyasına vurgu yapıyor.
Jenerik Ada; 2048 yılı İstanbul'unda, yersizleşmiş bir mimarlık distopyası tanımlıyor. Ütopya/distopya sözcükleri, kökeninde "olmayan yer" anlamını taşır ve var olmayan/günün koşullarında var olması mümkün olmayan bir gelecek senaryosu tahayyül eder. Ütopyalarda ideal bir düzen söz konusuyken; distopya senaryolarında pesimist bir bakış açısı söz konusu oluyor. Ayşegül'ün kurduğu bu distopik senaryoda da, yersizleşen mimarlığa bir eleştiri getiriliyor. Mimarlık yersizleşse nasıl olurdu? sorusuna bir cevap olarak; tüm "yer" tanımlarını hiçe sayıp, bir "yer olmayan yer" tanımlıyor proje. Fakat projenin varlığını sürdürebilmesi için, her distopyada olduğu gibi, koşulların sürekliliğinin korunması gerek. Jenerik Ada'yı yok-yer yapan; tarihsel kopukluk, kimliksizlik, ilişkisizlik gibi durumların korunmaları ve kendi tanımları içerisinde var olmaya devam etmeleri gerekiyor; bu da ancak bağlamı yok saymak ile mümkün olabilir gibi gözüküyor.
| Meltem Bayrak
References:
1. Karaman, A. (2015). 2048: Bir Şehir Destanı: İstanbul. (Yüksek Lisans Makalesi).
2. Auge, M. (1997). Yer Olmayanlar-Üstmodernliğin Antropolojisine Giriş. İstanbul: Kesit Yayıncılık.
3. Bala, H. A. (2007). Mimarlıkta “Non-lieu” Kavramı ve Terminal. ARREDAMENTO Mimarlık Tasarım Kültürü Dergisi.
4. Koolhaas, R. (1995). “Generic City”. S,M,L,XL. NewYork: Monacelli Press
Bu yazı şurada yayınlanmıştır: https://manifold.press/yer-olmayan-yer-jenerik-ada
0 notes
Text
PARAMETRİK MODELLEME
Parametre nedir?
Parametre belirli bir sistemi tanımlamak veya sınıflandırmak için yardımcı olabilecek herhangi bir özellik(etkinlik proje, nesne, durum, vb.). Parametre, sistemi tanımlarken veya performansını, durumunu değerlendirirken yararlı veya kritik olan bir sistem unsurudur. Parametre terimi; m��hendislik, matematik, istatistik, mantık ve dilbilim, bilgisayar ve bilgisayar programlama gibi çeşitli disiplinlerde daha spesifik anlamlara sahiptir.
En temel şekli ile parametreyi, bir durum için tanımlanan ve değiştirilebilen bir nicelik olarak ifade edebiliriz. Bu niceliği bir veya birden çok olarak içinde barındıran durum, parametrik olarak algılanabilir. Parametrelerin sayısı duruma bağlı olarak değişebilir. Önemli olan bu parametreler arasındaki ilişkiyi kurmak ve bu parametreleri isteğe göre yönetebilmektir.
Bir istatistik kütlenin başlıca karakteristiklerini en yalın ve en kısa biçimde göstermeyi sağlayan ölçülebilir büyüklüktür.
Herhangi bir olayın temel özelliklerini açıklamaya yarayan değişken ve önemli öğe:
Yağmur ve karanlık trafik kazalarını açıklamak için diğerleriyle birlikte göz önünde tutulması gereken parametrelerdir. ||Dağılma parametresi bir değişkenin aldığı değeri Y; merkezi değer çevresinde az ya da çok toplanışını genel bir biçimde gösteren parametre. || Durum parametresi, dağılım ölçümleri kütlesinin büyüklük derecesini gösteren parametre. (Durum parametreleri, değişken ölçümlerinin çevresinde toplandığı merkezi değerlerdir.)
Bilş. Programlama dillerinde, bir fonksiyonun ya da bir yöntemin tanımında kullanılan ve değeri bu fonksiyon ya da yöntemin hesaplanması sırasında saptanan değişken ya da değişmez. || Bir bilişim kümesinin (bellekler, giriş-çıkış işlemcileri vb.) bileşenlerini betimleyen ve bu kümeye ilişkin işletim sisteminin kullanımı sırasında saptanan her tür değişken. || Biçimsel parametre, yöntemin tanımında ortaya çıkan parametre; bu parametre yöntem işletime sokulduğunda alabileceği çeşitli değerlere uygulanacak algoritmayı betimleyeme yarar. || Etkin parametre. yönteme başvurulduğunda ortaya çıkan ve yöntemin uygulanmak zorunda olduğu özel değere denk düşen parametre.
Ceb. Bir cebirsel denklemin katsayılarının bağlı olabildiği, genellikle m ile gösterilen değişken; denkleme bu durumda parametrik denklem adı verilir.
Parametre, değişken, değiştirgen anlamında kullanılmaktadır. Tıpta sıkça kullanılan kelimelerden biridir.
Parametrik tasarım nedir?
Bilgisayar destekli tasarım sürecinde modelin tüm ya da belli boyut parametreleri ve elemanlarının belli değişkenlerle tanımlanması ve akabinde Excel, not defteri ya da bir mini bir program arayüzü vasıtası ile bu değişkenlerin klavyeden girilerek modelin istenilen boyutlara, ölçülere getirilmesi ya da eleman sayılarının kolayca değiştirilebilmesi işidir. Daha basit bir ifade ile örneklendirecek olursak; elinizde iki boyutlu bir yüzey olduğunu düşünün, bu modelin bir eni ve bir de boyu var. Bilgisayar destekli tasarım programında ölçüleri değiştirmek yerine Excel tablosundan ölçüleri girerek değiştirebildiğinizi, üstelik sonsuz sayıda varyasyon elde edebildiğinizi düşünün. Şimdi bu basit örneğin yerine bu işin karmaşık makine tasarımlarına, karmaşık modellere uygulandığını düşünün. Belki saatlerce belki günlerce mesai harcayarak elde edilebilecek bir çözümü parametrik tasarım ile dakikalar içerisinde otomatik olarak elde edebilirsiniz. Yüksek performans gerektiren çalışmalar için iş istasyonu kapsamındaki bilgisayarları tercih etmelisiniz.Parametrik tasarımın geçtiği her yerde programlama ve makro ifadeleri de geçer. Makro; tasarımın tamamını ya da bir parçasını otomatikleştiren mini programlar ve eklentilerdir. Kullanılan tasarım programı ile uyumlu çalışırlar, programın içinde ya da dışında yer alırlar ve sonradan eklenirler. Birçok cad cam programı makro destekler.Parametrik modellemede bir modeli oluştururken ve tanımlarken parametreler kullanılır. Bu parametreler birbirleri ile formüller aracılığı ile ilişkilidir. Tasarımcının tasarım problemine algoritmik bakış açısı ile yaklaşması tasarımın ve sürecin izlenebilirliğini kolaylaştırdığı gibi tasarımcıya esneklik de kazandırmaktadır.
Parametrik tasarım nedir, nasıl uygulanır?
Mimaride, ev dekorasyonunda, mobilya ve aksesuar tasarımlarında, ortaya bir öge ya da form çıkarmanın birçok farklı metodu vardır. Önceleri tasarım süreci tamamen tasarımcının el marifeti ile ortaya bir ürün çıkarmasından ibaretken, günümüzde bu süreç çok daha farklı aşamaları kapsar halde. Bir takım hesap ve çizimlerin akabinde ürün yaratmanın yerini, bilgisayar destekli çizim ve tasarım yazılımları sayesinde sonsuz hesap ve parametre değiştirme kolaylığı ile ürün yaratmak aldı. Biz de bu yazımızda sizlere tasarım dünyasına bir metot olarak girip, bir akım halini alan parametrik dizayndan bahsetmek istiyoruz. Birbirinden güzel parametrik tasarım örnekleri ile vereceğimiz bilgiler parametrik dizayn hakkında meraklarınızı gidermenize yardımcı olacak.
Öncelikle parametrik dizaynın bir metot olarak ve bir akım olarak tanımından kısaca bahsedelim. Parametrik tasarım metot olarak bir takım değişkenlere bağlı olarak tasarıma yön verilmesi durumudur. Örneğin tasarlamak istediğiniz ürünün ölçü ve değişkenlerini bir bilgisayar yazılımına girerek ortaya bir form çıkarmasını beklersiniz, ortaya çıkan formda değişiklikler yapmak istediğinizde parametreler ile oynarsınız, tasarım üzerinde sonsuz değişiklik ve düzeltme yapma şansınız vardır. Bu şekilde kafanızdaki bir tek ürün için sonsuz varyasyon üretebilirsiniz. Üreteceğiniz bu sonsuz sayıda formu katmanlar halinde bir arada kullanabilir veya ortaya kusursuz geometrik elemanlar çıkarabilirsiniz. Tasarımda bilgisayar yazılımlarından yararlanmanın avantajlarını kısaca şöyle sıralayabiliriz;
• Çizimlerde daha kolay ve hızlı değişiklik yapabilmenizi sağlar.
• Daha kaliteli ve çeşitli ölçeklerde çizimler elde etmenizi sağlar.
• Tasarım hassasiyetinin artmasını sağlar.
• Tasarım ve analizi birleştirir.
• Daha fazla tasarım seçeneği deneyebilme imkanı sunar.
• Tasarlanan ürünü görsel olarak algılama şansı verir.
• Geometrik özelliklerin kolay oluşturulmasını sağlar.
• Kağıt kullanmanın yarattığı riskleri azaltır.
• Teknik doküman kalitesini artırır.
• Müşterinin istediği değişikliklerin daha kolay yerine getirilmesini sağlar.
Parametrik tasarım akımından bahsetmek gerekirse; bilgisayar destekli tasarım metotlarının gelişmesi sayesinde parametrik tasarımın sadece bir tasarım metodu olarak kalmadığını, kendine ait bir stil de yarattığını söyleyebiliriz. Kusursuz geometrik formların ve çok sayıda katmanın bulunduğu tasarımlar parametrik tasarım ürünü olarak dizayn dünyasındaki yerini aldı. Tasarımda bütün kalıpları yıkan ve geometrik desenlerin tasarımcısı olarak bilinen dekonstrüktivist mimar Zaha Hadid parametrik tasarımın öncülerindendir. Ayrıca tasarımda parametrisizm terimi de ilk olarak Zaha Hadid için çalışan mimar Patrik Schumacher tarafından kullanılmıştır.
Bilgisayar destekli üretim tezgahlarında en rahat kullanılan materyal ahşaptır bu nedenle parametrik dekorasyonda ahşap ögelere sıklıkla rastlayabilirsiniz. Evlerinizde parametrik tasarım özelliği taşıyan unsurlar bulundurmak istiyorsanız bu dizayndaki duvar dekorasyonuna ve yatak modeline bakabilirsiniz. Üst üste dizilmiş ince ahşap levhalardan oluşan bir forma sahip bu yatak odanın hem ahşap dekorasyonuna hem de parametrik özelliğine uyum sağlıyor. Konforlu, doğal aynı zamanda şık bir görüntüye sahip olan bu yatak farklı birçok dekorasyona da uyum sağlayabilir. Yatağın yanı sıra duvar dekorasyonunun da parametrik dizayna uyacak şekilde düzenlendiğini görebilirsiniz. Yatağın formuna uygun bir desende imal edilmiş olan duvar kağıtları sayesinde dekorasyon tamamlanmış.
Waterloo International Terminal Station Örneği
1993’te inşa edilen Grimshaw’un Waterloo International Terminal Station’un geniş çatı örtüsü parametrik tasarım teknikleri ile tasarlanmıştır. Eğrisel çatının, önceden metinde de bahsi geçen, değişken arazi biçimine uyum göstermesi ve ölçü ve biçimi birbirinden farklılaşan strüktürel elemanlarının tasarlanması gibi durumları kolaylaştırması amacı ile tek bir makasın parametrik modeli yapılmış ve bu modelden türeyecek diğer makaslar için tasarım kuralları belirlenmiştir. Waterloo Station’un çatı strüktürünü oluşturan üç mafsallı yay benzeri kemer için ölçek, boyut, pozisyon gibi parametreler belirlenmiş ve terminal boyunca dizilecek diğer makaslar parametre değerleri değiştirilerek kısa zamanda türetilebilmiştir.
Mekan Kurgusu Bağlamında Parametrik ve Algoritmik Tasarım Yaklaşımı
Mekan, çeşitli yaklaşımlarca farklı ele alınmakla beraber geniş bir çerçeve ile ”insanı çevreden belli bir ölçüde ayıran ve içinde eylemlerini sürdürmesine elverişli olan boşluk” ve ”sınırları gözlemciler tarafından algılanabilen uzay parçası” olarak tanımlanabilir. Bir mekânı oluşturmak için onun mutlaka her yönden kesin engellerle sınırlanmış olması gerekmez. Bir mekânı bir hacimden ayıran en önemli fark da aslında bu noktada ortaya çıkmaktadır. Önemli olan mekânın net veya net olmayan sınırlarının algılanabilir olmasıdır. Mekân algısı ele alınırken her ne kadar ilk başta görme duyusu kaynaklı algıya ağırlık verilse ve diğer duyumlama şekilleri ihmal edilse de algılama aslında tüm duyulardan farklı oranlarda etkilenir. Algılamanın çeşitli duyuların birleşiminden oluştuğunu ve mekân algısının da tüm duyuların etkisi altında kaldığını göz önünde bulundurmak gerekir. Bu nedenle kullanım amacı ve kullanıcı profili bakımından her mekan birbirinden ayrışır. Aslında mekanın tasarımında belirli çevre koşulları, kullanıcıların istekleri, mekanın amacı vb. faktörler tasarlanacak mekanın tasarım yöntemine karar verilmesinde de etkilidirler. Parametrik ve algoritmik tasarım yaklaşımına başvurulmuş ise, önemli olan işleve uygun bir sistem geliştirmektir. Çünkü oluşturulacak mekan, belirlenen parametrelerin (o mekana yüklenecek fonksiyonun gerektirdiği yükseklik değişkeni gibi) sisteme girilmesi ve bu parametrelerin değiştirilerek tüm sistemi aynı anda etkilemesi ile ��ok sayıda alternatife sahip olabilecektir.
Haydar Aliyev Kültür Merkezi Örneği
Yapının Tasarım Konsepti
Binanın tasarımı kentsel ölçekte ele alınarak düşünülmüş ve binanın çevresi meydan olacak şekilde tasarlanmıştır. Meydan ile binanın içi arasında süreklilik arz eden bir ilişki olması öngörülmüştür. Kent meydanı ise herkes tarafından erişilebilir ve aynı zamanda kamusal mekanları saran bir alan olarak tasarlanmış, çağdaş ve geleneksel Azeri kültüründe mevcut bir dizi etkinlik alanını tanımlayacak şekilde tamamlanmıştır. Bina yüzeyindeki dalgalanmalar, çatlaklar ve kıvrımlar meydan ile bütünleştiği noktalarda çeşitli işlevleri yerine getiren mimari bir peyzaja dönüşür ve ziyaretçileri karşılayarak iç mekanın farklı seviyelerine yönlendirir. Aslında mimarideki bu akıcılık bu bölge için yeni değildir. İslam mimarisinin tarihinde süreklilik arz eden süs desenleri halılardan duvarlara, duvarlardan tavana, tavanlardan kubbelere akar ve kesintisiz ilişkiler kurarlar. Böylece mimari unsurlar ile bulundukları zemin arasındaki ayrımlar fark edilmez olur [5]. Bu noktada kurgulanacak yüzeyin akışkanlığı ,meydanla ilişkisi, iç mekanlara insanları yönlendirme biçimi, ışık alması gereken mekanlara göre değişkenlik gösteren açıklıkların büyüklükleri ve binanın içerisinde bulunan salonların akustiğinin önemi gibi etkenler bu tasarıma yön verecek önemli parametreler olarak belirlenir. Oluşan kabuk tasarımı ise bu durumları gözeten bir sistemin ürünüdür. Bu kabuk tasarlanırken Azerbaycan mitolojisinde yer alan Hazar Denizi’nin yükselişinden ve İslam mimarisinin akışkanlığından esinlenilmiştir. Bu nedenle kabuk tasarlanırken kabuğun içindeki fonksiyonlar da gözetilerek parametreler belirlenmiş ve sisteme işlenmiştir. Öyle ki büyük salonların bulunduğu kısımda çatı görevi yapan kabuk, bina girişinde basılan zemine dönüşebilmektedir. Bu da mekan kurgusunu doğrudan etkileyen bir faktördür.
Yapının Geometrisi ve Strüktürü
Projenin en kritik ve zorlayıcı unsurlarından birisi binanın cephesinin inşası olmuştur. Homojen görünecek kadar düz bir yüzey elde etme arzusu, geniş bir yelpazede farklı teknikler ve yapı detayları ile mümkün olmuştur. Haydar Aliyev Kültür Merkezi, içerisinde düşey perde duvar sistemleri olan ve bu sistemlerin üzerinde geniş açıklıklar geçilebilmesini sağlayan uzay çerçeve sistemi ile tamamlanmış bir yapıdır.
Bugün gelinen noktaya baktığımızda, teknolojinin mimari tasarım süreçlerine etkisini görmezden gelmek mümkün değildir. Teknolojinin sadece mimarlık ile değil, farklı disiplinlerle de olan ilişkisi aslında biz mimarların olaya bakış açısını değiştirebilmektedir. Bir yandan iyi kurgulandığında binlerce tasarım fikrini önümüze seren bu yöntem, içerisinden en uygununun seçilmesi ile son bulurken belki de düşünce ve eskizin kısıtlı üretiminden çıkan sonuç kadar anlamlı bir ürün sunamayabilir. Fakat parametrik tasarım yöntemlerinin çevresel etkileri analiz edebilmesi ve mekan oluşumunu bu çerçevede yönlendirebilmesi, parametrenin değişimi ile çok sayıda alternatif üretebilmesi önemli artılarıdır. Geleceğin mimarisinde önemli bir yer edineceği öngörülen bu yöntem, tasarım süreçlerinde her zaman farklı bir bakış açısı sunabilecek değerlere sahiptir.
AAMI Park Stadyumu,
Cox Architects & Planlamacılar tarafından Melbourne City, Victoria, Avustralya, 2010.
MİM414-MİMARLIKTA DİJİTAL MEDYA
ÖĞR.GÖR.: EMRAH YEDEKÇİ
http://emrahyedekci.com/
0 notes
Text
High Life izle Yüksek Yaşam türkçe dublaj
High Life izle
Yüksek Yaşam izle Bir baba ve kızları yaptıkları uzay yolculuğu sırasında uzayda kalma mücadelesi veriyorlar. High Life full izle Robert Pattinsonun başrol oynadğı film kurgusu ve içeriğiyle göz dolduruyor.Baba ve kızların bu mücadelesi olumlu sonuçlanacakmı bilmiyoruz ama orada hayatda kalma başarısı gösterirlerse çok fena olmaz. Click to Post
0 notes